blow up

  1. (a) çıkmak, zuhur etmek, patlak vermek.
    A storm blew up: Fırtına çıktı.
    It is blowing up for
    a gale: Kasırga çıkıyor. (b) patlamak, havaya uçmak, berhava olmak.
    The ship blew up. (c) patlatmak, havaya uçurmak, berhava etmek, atmak.
    to blow up a bridge: bir köprüyü atmak/havaya uçurmak. (d) abartmak, şişirmek, mübalâğa etmek.
    He blew up his own role in the account of the battle. (e)
    k.d. çok kızmak, öfkelenmek, tepesi atmak, parlamak, köpürmek, küplere binmek.
    When he heard she was going to quit the school, he simply blew up. (f)
    k.d. azarlamak, paylamak, haşlamak, (g) şişirmek.
    to blow up a tire. (h) (fotoğrafı) büyütmek, agrandisman yapmak, (i)
    mat. (işlev) sonsuza uzanmak.
büyük başarısızlığa uğramak, yüzüne gözüne bulaştırmak.
kötü gitmek Verb
elinde patlamak Verb
ters gitmek Verb
berbat olmak Verb
patlama, infilâk. Noun
şiddetli kavga, tehevvür, kendinden geçercesine hiddetlenme/öfkelenme. Noun
bir gemiyi havaya uçurmak Verb
şeklinde de yazılır: büyütülmüş resim/fotoğraf.